Hiçbir zaman bir plak şirketine sahip olmadım, ya da başarılı bir satış şirketinde çalışmadım ve pazarlamada bir uzman olduğum da söylenemez. Şarkı yazarlığı yaptım, başkaları yaptıklarımı isimlendirdi, pazarladı ve tüketime hazır hale getirdi.
Punk bana para kazandırdı, ancak kazandırdığı miktar Punk'ı mideye indirilecek büyük bir lokma olarak gören şirketlere hediye edilen rakamların yanında hiç kalır. İnsanların Punk'a yakıştırdıkları birçok şeyin değerini daha aza indirgemek özelliğim olmuştur. Çünkü Punk ona yakıştırılanlardan daha fazlasıdır. O kadar fazlasıdır ki, yapılan yakıştırmalar, tüm punkların paylaştığı tecrübe ışığının yanında çok anlamsız kalırlar.
Hayatımın yarısından fazlası boyunca bir parçam olduğu için; süregelen sosyal fenomen Punk'ı tanımlamaya kalkışmanın ve gerekirse savunmanın zamanı geldiğine inanıyorum. Hayret edilesidir ki, bu kadar çok kültüre yayılmış ve duygusal bir şey bu kadar zamandır tanımsız kalmıştır. Punk'ın kökleri tarihte birçoğunuzun tahmininden daha derinlere inmektedir.
Son yirmi yılda bile, Punk'ın pop müziği ve gençlik kültürü üzerindeki etkilerini irdeleyen bir analize rastlamak pek mümkün değildir. Daha da nadir olarak rastlananlar, insanların Punk'a yükledikleri - Punk'ın derinden yarattığı tüm duygusal ve entellektüel etkileşimlerle ilgili yazılardır.
Bunu yazmak isteğimdeki birkaç sebep yukarıda saydıklarım. Eğer bu deneme, dil ve uslubta kesinliğe, sadeliğe inanan insanları destekliyorsa, kapalı bir topluluğun gizliliğini yıkıyorsa, şüpheci yaklaşımlara bir sonuç sunuyorsa, daha derin düşünmeye sebep oluyorsa, ironiyi açığa çıkarıyorsa; işimi yapmışım demektir ve kendilerini önemsiz hissedenler durumlarının ne kadar önemsiz olduğunun farkına gerçekten varacaklardır. Dünya çapında yayılmış bu alt kültürle ilgili kendimi destekleyici olarak elimde sadece gözlemlerim olmasına karşın, dünyanın birçok yerinde ortak düşüncenin izlerine rastladım.
Genel düşünce sistemleri; insanları bir topluluk içinde birbirine bağlayan ideolojiyi tanımlar. Punklar arasında bir topluluk özlemi vardır, ancak ideolojinin köklerini tarayıp, belirli bir zemine oturtmak gerekmektedir. Günümüz Punk stereotipi, yoğun pazarlama silahlarıyla ezilmiş, varlığını stil ve modanın altında kaybetmiş bir görüntü vermektedir.
Yine de bu rahatsızlıklar, Punk duygusunu yok etmemektedir. Bütün bunlar sadece punk olduğunu bilen ancak, punk'ın ne anlama geldiğini bilmeyen genç nesillerin aklını karıştırmaktadır. Bunu anlamak zaten çok uzun bir yoldur. Bu yazı bu işlemin bir parçasıdır.